Ellerimiz de Yaşlanır
Yaş almanın kötü etkileri sadece gözlerimizde, kalbimizde görülmez. Yemek yediğimiz, hayatımızı kazandığımız, çocuklarımızı sevdiğimiz, kısacası günlük hayatımızı devam ettiren ve bizi insan yapan ellerimiz de zamanın etkilerine yenik düşer. Sadece deride meydana gelen ve basında “Madonna eli “ diye bahsedilen cildin kırışması, damarların daha görünür olması kemiklerin görülmesi gibi bir yaşlanmadan bahsetmiyoruz, elimizi oluşturan tüm dokularda, yaşantımızı olumsuz etkileyen, yaşa bağlı problemler ortaya çıkar.
Kemiklerle başlayalım: Özellikle bayanlarda menopoz sonrası kemik erime kabusu varken, ellerde en sık görülen kemik problemi, osteoartrit halk arasındaki tabiri ile kireçlenmedir. Başparmağın bilekle birleştiği yerde ağrı, hareket kısıtlılığı ve eklem deformasyonuna bağlı olarak çıkık oluşur. Başparmak kullanmadan günlük hayat kabusa döner, eğer erken dönemde tespit edilirse atelle ve ilaç tedavisi ile olayı geciktirmek mümkün olsa da ileri evrede ağrı ve hareket kısıtlılığını düzeltmenin yolu operasyondur.
Şeker hastalığı, karaciğer bozukluğu ve sosyal içiciliğin ötesine geçmiş alkol tüketimi yaşlanan erkeklerde “Viking hastalığı” denilen bir bağ dokusu problemine neden olur. Tıptaki adı “dupuytren kontraktürü” olan hastalık daha çok İskandinav erkeklerinde görüldüğü için Viking hastalığı denmektedir. Özellikle yüzük ve küçük parmakta avuç içine doğru katlanma ve parmakları açamama gibi şikayetlere sebep olur, belli bir düzeyin ötesine geçen parmak bükülmesi, günlük işleri etkilediği gibi katlantı yerinde biriken ter ve su, mantar enfeksiyonlarına ve elde kötü kokulara zemin hazırlar. Tedavisi cerrahi olarak hastalanmış cilt altı bağ dokusunun çıkarılmasıdır. On günde hastalar sağlıklarına kavuşurlar.
Eskiden temizlik tutkunu kadınların hastalığı derdik, nasırlı tıkız ellerin hastalığıydı “bilekte sinir sıkışması” ama şimdi bilgisayar mouse’nı kötü kullanan kadınlarda da görüyoruz, yaşla birlikte hormonal değişikliklerle oluşan ödem, alınan fazla kilolar bu durumu tetikliyor. Tabi öncelikle fizik tedavi ama, her sabah uyuşuklukla uyanmak, uyutmayan gece ağrıları ve elden cisimleri düşürmeye varan güçsüzlükler varsa ister istemez ameliyat öneriyoruz.
Kaslarımızın uzantıları olan tendonlar da zamana yenik düşüp, her gün içinden geçtikleri tünellere sıkışmaya başlıyorlar; dile kolay yıllarca milyonlarca defa aynı tünelin içinde hareket ederken zamanla takılmaya başlıyor, parmaklarda tık tık diye atmalar oluyor. Eğer bu takılmalar sık oluyor ise,”tetik parmak” dediğimiz bu hastalığın tedavisi cerrahi, ehil ellerde basit bir operasyon, etkisini hemen aynı gün gösteriyor.
Eklemlerimiz yaşlanınca sadece ağrı oluşmuyor; bazen içindeki sıvıyı kaçırıp küçük baloncuklarla kendilerini derinin hemen altında gösteren çoğunlukla bileğimizin üstünde yumrular oluşturuyorlar, “ganglion kisti”. Üzerine sürülen yumurta akları, konulan madeni paralar maalesef işe yaramıyor, tedavisi önemli yapılara zarar vermeden alınması.
Yıllardır ojelenen ve hava almayan tırnaklar zamanla aşınmaya, kalınlaşmaya, tırnak dibi şişlikleri oluşturmaya başlar. Eldeki en basit enfeksiyon, sinir uçları yoğun bir bölge olduğu için ağrısıyla bizi süründürür. Tırnak dibinde görülen en ufak bir kızarıklık, beyaz görülen bir apse formasyonu ve tırnakta oluklaşma bizi uyarmalı ve doktora başvurmamızı sağlamalıdır.
Gelelim güncel magazin konusu olan derinin kırışıklıklarının, üzerindeki lekelerin ve inceliğinin düzeltilmesine. Torunlarına elini öptüren nineler, dedeleri tenzih etmek lazım onlara göre elleri doğal olarak yaşlanıyor ama bunu problem yapanlara önerimiz, el derisinin altına olur olmaz maddeleri enjekte ettirmesinler, çünkü ciddi problemlerle karşılaşabilirler. En doğal yöntem kısmi bir düzelme de sağlasa kendi yağ dokuları ama miktarı, tekrarı ve oluşabilecek yan etkileri iyi anlatmak lazım. Dolgun, genç, bakımlıymış gibi görünen ama hareket kısıtlılığına sebep olacak bir tedavi biz el cerrahları için tam bir felakettir.
Görüldüğü gibi bize bakan ellerin, hayattan kıdem aldıkça, biraz ilgiye ve bakıma ihtiyacı var . Bu konuda halkımıza, deneyimli ve konusunda uzman kişilerden yardım almalarını öneririz. ellerin yaşlanması
Yaş almanın kötü etkileri sadece gözlerimizde, kalbimizde görülmez. Yemek yediğimiz, hayatımızı kazandığımız, çocuklarımızı sevdiğimiz, kısacası günlük hayatımızı devam ettiren ve bizi insan yapan ellerimiz de zamanın etkilerine yenik düşer. Sadece deride meydana gelen ve basında “Madonna eli “ diye bahsedilen cildin kırışması, damarların daha görünür olması kemiklerin görülmesi gibi bir yaşlanmadan bahsetmiyoruz, elimizi oluşturan tüm dokularda, yaşantımızı olumsuz etkileyen, yaşa bağlı problemler ortaya çıkar.
Kemiklerle başlayalım: Özellikle bayanlarda menopoz sonrası kemik erime kabusu varken, ellerde en sık görülen kemik problemi, osteoartrit halk arasındaki tabiri ile kireçlenmedir. Başparmağın bilekle birleştiği yerde ağrı, hareket kısıtlılığı ve eklem deformasyonuna bağlı olarak çıkık oluşur. Başparmak kullanmadan günlük hayat kabusa döner, eğer erken dönemde tespit edilirse atelle ve ilaç tedavisi ile olayı geciktirmek mümkün olsa da ileri evrede ağrı ve hareket kısıtlılığını düzeltmenin yolu operasyondur.
Şeker hastalığı, karaciğer bozukluğu ve sosyal içiciliğin ötesine geçmiş alkol tüketimi yaşlanan erkeklerde “Viking hastalığı” denilen bir bağ dokusu problemine neden olur. Tıptaki adı “dupuytren kontraktürü” olan hastalık daha çok İskandinav erkeklerinde görüldüğü için Viking hastalığı denmektedir. Özellikle yüzük ve küçük parmakta avuç içine doğru katlanma ve parmakları açamama gibi şikayetlere sebep olur, belli bir düzeyin ötesine geçen parmak bükülmesi, günlük işleri etkilediği gibi katlantı yerinde biriken ter ve su, mantar enfeksiyonlarına ve elde kötü kokulara zemin hazırlar. Tedavisi cerrahi olarak hastalanmış cilt altı bağ dokusunun çıkarılmasıdır. On günde hastalar sağlıklarına kavuşurlar.
Eskiden temizlik tutkunu kadınların hastalığı derdik, nasırlı tıkız ellerin hastalığıydı “bilekte sinir sıkışması” ama şimdi bilgisayar mouse’nı kötü kullanan kadınlarda da görüyoruz, yaşla birlikte hormonal değişikliklerle oluşan ödem, alınan fazla kilolar bu durumu tetikliyor. Tabi öncelikle fizik tedavi ama, her sabah uyuşuklukla uyanmak, uyutmayan gece ağrıları ve elden cisimleri düşürmeye varan güçsüzlükler varsa ister istemez ameliyat öneriyoruz.
Kaslarımızın uzantıları olan tendonlar da zamana yenik düşüp, her gün içinden geçtikleri tünellere sıkışmaya başlıyorlar; dile kolay yıllarca milyonlarca defa aynı tünelin içinde hareket ederken zamanla takılmaya başlıyor, parmaklarda tık tık diye atmalar oluyor. Eğer bu takılmalar sık oluyor ise,”tetik parmak” dediğimiz bu hastalığın tedavisi cerrahi, ehil ellerde basit bir operasyon, etkisini hemen aynı gün gösteriyor.
Eklemlerimiz yaşlanınca sadece ağrı oluşmuyor; bazen içindeki sıvıyı kaçırıp küçük baloncuklarla kendilerini derinin hemen altında gösteren çoğunlukla bileğimizin üstünde yumrular oluşturuyorlar, “ganglion kisti”. Üzerine sürülen yumurta akları, konulan madeni paralar maalesef işe yaramıyor, tedavisi önemli yapılara zarar vermeden alınması.
Yıllardır ojelenen ve hava almayan tırnaklar zamanla aşınmaya, kalınlaşmaya, tırnak dibi şişlikleri oluşturmaya başlar. Eldeki en basit enfeksiyon, sinir uçları yoğun bir bölge olduğu için ağrısıyla bizi süründürür. Tırnak dibinde görülen en ufak bir kızarıklık, beyaz görülen bir apse formasyonu ve tırnakta oluklaşma bizi uyarmalı ve doktora başvurmamızı sağlamalıdır.
Gelelim güncel magazin konusu olan derinin kırışıklıklarının, üzerindeki lekelerin ve inceliğinin düzeltilmesine. Torunlarına elini öptüren nineler, dedeleri tenzih etmek lazım onlara göre elleri doğal olarak yaşlanıyor ama bunu problem yapanlara önerimiz, el derisinin altına olur olmaz maddeleri enjekte ettirmesinler, çünkü ciddi problemlerle karşılaşabilirler. En doğal yöntem kısmi bir düzelme de sağlasa kendi yağ dokuları ama miktarı, tekrarı ve oluşabilecek yan etkileri iyi anlatmak lazım. Dolgun, genç, bakımlıymış gibi görünen ama hareket kısıtlılığına sebep olacak bir tedavi biz el cerrahları için tam bir felakettir.
Görüldüğü gibi bize bakan ellerin, hayattan kıdem aldıkça, biraz ilgiye ve bakıma ihtiyacı var . Bu konuda halkımıza, deneyimli ve konusunda uzman kişilerden yardım almalarını öneririz.